İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TARAFINDAN DOLMABAHÇE VE ÇIRAĞAN CADDELERİNDE BULUNAN TARİHİ ÇINAR AĞAÇLARININ KESİLMESİ HAKKINDA AÇIKLAMA Biz biliyor...
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TARAFINDAN DOLMABAHÇE VE ÇIRAĞAN CADDELERİNDE BULUNAN TARİHİ ÇINAR AĞAÇLARININ KESİLMESİ HAKKINDA AÇIKLAMA
Biz biliyoruz ki,
Üzerine şiirler yazılan, kitaplara konu olan, insanoğlunun yaşanmışlıkları ile o dönemin acısıyla tatlısıyla dokusunu içine alıp belki gerçek belki efsane birçok anonim söylemle bütünleşen asırlık çınarlar, bir neslin diktiği kaç neslin gölgesinde serinlediğini bilmediğimiz ağaçlarımız. Öyleyse bize düşen bu tarihi silueti korumaktan başka ne olabilir.
“ÇEVREYE VE DOĞAYA KARŞI YAPILMIŞ BİR KATLİAM HAREKETİDİR”
Son günlerde meydana gelen biz Orman Mühendislerinin ise ziyadesiyle önem verdiği, İstanbul ilinde, Beşiktaş sahil boyunca uzanan Dolmabahçe ve Çırağan caddelerinde meydana gelen bir kez de 39 adet, toplamda 112 adet çınar ağacının kesilmesi başta kamuoyu olmak üzere tüm çevre, tabiat, yeşil doğa ve ağaç sevdalısı ülke insanımızı üzmüştür.
İstanbul sıradan bir şehir değildir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Dünyanın kalbi, Türkiye’nin ekonomi başkenti, 16 milyon insanımızın yaşadığı, doğasının ve çevresinin dikkatle korunması gereken emsalsiz güzide bir şehrimizdir.
Dolmabahçe ve Çırağan’da bulunan çınarlar ise herhangi bir çınar değildir. Abdülhamid Hana, Cumhuriyetin kuruluşuna ve Atatürk’e tanıklık eden, yaşayan en yaşlı ve en sessiz şahitlerdir.
GECE YARISI OPERASYONU EKSİKLERLE DOLU!
Beşiktaş Çırağan caddesinde kesilen çınar ağaçları hem teknik hem idari hem de bilimsel açıdan ele alındığında bu üç noktada da eksiklikler olduğu ve kamuoyuna yanıltıcı bilgiler verildiği görülmektedir.
Bu üç noktayı şöyle izah etmek mümkündür;
Birinci husus, teknik açıdan eksiklik mevcuttur. Çünkü böyle bir konuda karar vermek için başka bir yerde bir kez düşünüp karar verilebilecek iken, İstanbul gibi önemli bir merkezde 1000 kez düşünüp bir kez karar vermek gerektiğinden hareketle, teknik olarak konu detaylı bir şekilde ilgili uzmanlar tarafından hakkıyla incelenmeden bir karar verilmiştir.
Bu minvalde, çınar ağaçlarında oluşan patojenin erken tespitinin yapılması ile birlikte, erken müdahaleler sonucunda, doğru iyileştirme teknikleri uygulanarak yaşamlarının uzatılması mümkün olabilirdi. Nitekim ilgili akademisyenler tarafından İstanbul’da çınar kanserinin ciddi bir problem olduğu ileride çınarlar için önemli bir sorun teşkil edebileceği ve dikkat edilmesi gerektiği konusunda bilgiler verilmiştir. Bu tür hastalıklarla mücadele yöntemi konusunda daha güncel bilgilere ulaşılması, bu konuda yapılan planların yenilenmesi ile ağaçların sağlığına olumlu katkılar sağlanacağını kanser söz konusu olduğunda ise ciddi bakımlar yapılarak özellikle budamadan kaçınılması gerektiğini belirtmişlerdir. Doğru zamanlarda doğru kararların alınmamasının acı tecrübesini bu olay ile net bir şekilde yaşadık.
Söz konusu patojenin olası yayılma riskine karşı budamadan dahi kaçınılması gerektiği konusunda uyarı yapılır iken sözde kanser teşhisi konulan çınar ağaçlarının hiçbir önleyici tedbir alınmadan kesildiği görülmüştür. Bu tarz durumlarda aşağıdaki fotoğraflarda örneği gösterildiği şekilde tıpkı karantina şekli uygulanarak, bulaşıyı önlemek adına yere bir metaryal serilmeli, oluşan talaşlar alandan derhal uzaklaştırılmalı, odunlar dezenfekteli olarak taşınmalı ve talaşlar ile imha edilmelidir. Kesimde kullanılan aletler alanlar arasındaki hareket sırasında temizlenerek izole edilmelidir.
Bununla birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 5 Mart 2022 tarihli duyurusunda kesilen Platanus aceriofolia (Londra Çınarı) ve Platanus orientalis (Doğu Çınarı) türünün yerine Çınar Kanserine bağışıklığı daha yüksek olması nedeniyle Platanus occidentalis (Batı Çınarı) dikiminin yapılacağı bildirilmiştir. Menşei ABD olan bu tür tamamen kendi yayılış alanın ekolojik şartlarına uyum sağlamıştır. Avrupa da yapılan yayınlarda türün kendi doğal ortamında patojene karşı bağışıklık kazanarak daha dirençli hale geldiği söylenmektedir. Ancak bu ağacı doğal yayılış alanının dışına çıkararak, Avrupa ya da Türkiye’ye getirip buralarda da aynı bağışıklığın olacağını düşünüp istenilen faydanın alınmasını beklemek riskten başka bir sonuç getirmez. Oysaki, kesilen ağaçların yerine Ülkemizde doğal olarak yayılış gösteren, coğrafi yayılış alanı Güneydoğu Avrupa, Türkiye ve Batı Asya’da Himalayalar’a kadar uzanan Platanus orientalis (Doğu Çınarı)’ nın dikilmesi son derece uygun olacaktır.
Kesimi yapılan ağaçların yerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yerleştirilen pano ve bilgi amaçlı pankartlar asılmıştır. Bu pano ve pankartlarda çınarların önem ve tarihsel süreci hakkında bilgi verirken kesilme nedeni ile dikim süreci hakkında da bilgi verilmiştir. Dikim ortamının 6 ay veya 3 ay dinlendirilip sterilize edildikten sonra dikimin gerçekleştirileceği belirtilmiştir. Öyle ise “İBB Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı, Beşiktaş sahil boyunca uzanan Dolmabahçe ve Çırağan caddelerindeki ağaçların bir kısmında görülen kanser nedeniyle yenileme çalışmalarını sürdürüyor. Bölgede tespit edilen hastalıklı 39 ağacın 18’i, 20 yaşında genç ağaçlarla değiştirildi.
Geriye kalan 21 hastalıklı ağacın değişimi ise bugün ve Pazar günü (5 Mart - 6 Mart) yürütülen çalışmalarla sağlanacak. Hasta ağaçlar, yayılma riskini ortadan kaldırmak için kesiliyor ve ağaç kökü ile birlikte hastalıklı toprak da alınıyor. Yerlerine, Platanus occidentalis (batı çınarı) dikimi yapılıyor.” şeklinde ki 5 Mart tarihli duyuruları ile kendi içlerinde çelişip, en az kesim tekniğindeki yanlışlar kadar dikim aşamasında da hata üzerine hata yapmamışlar mıdır? Kanserli ise neden hemen dikim yapılmıştır? Yoksa kesilen ağaçlar hem kesim uygulaması hem de dikim uygulaması şekline bakıldığında kanserli ağaçlar değil midir?
İBB tarafından dikim yerine yerleştirilen pano ve asılan pankart
İkinci husus, idari açıdan verilen yanlış karardır; öncelikle Beşiktaş Çırağan caddesindeki bu ağaçların bulunduğu güzergâh korunan alan diye tabir ettiğimiz SİT alanı içeresinde bulunmaktadır. Sit Kurulu, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde yer alan Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğüne bağlı Beşiktaş Dört Nolu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonudur. Komisyon bu ağaçlarla ilgili karar verirken konunun tabiri caiz ise tamda ortasında bulunması gereken mesleki uzman yani Orman Mühendisi Komisyon üyesinin bulunmadığı bir toplantıda ve onun görüşü ve imzası olmadan karar vermiştir. Büyükşehir Belediyesi tüm izinleri aldığını iddia etmiştir. Oysa çınar ağaçlarının kesim sürecini 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında ilgili orman idaresinden kesim izni alarak yapması gerekirken böyle bir izin müracaatının da yapılmadığı görülmüştür. Bu iki hususa bakıldığında ise idari hukuk kapsamında hem usul ve hem de esas açısından hata yapılmıştır. Orman idaresi tarafından izinsiz kesim yapılması sonucunda ilgili mevzuat hükümleri uygulanmıştır.
Bilimsel olarak olayı incelemeye aldığımızda ise üçüncü husus karşımıza çıkıyor,
İstanbul’un tarihi dokusunda mevcut olan, görenlerin hafızasında huzur çağrıştıran, geçmişten geleceğe bağlantı sağlayabilecek uzunlukta ömre sahip olan kısaca tarih kokan çınar ağaçları ile ilgili ilk kez 2011 yılında kendisi aynı zamanda bir orman mühendisi olan Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bitki Hastalıkları ve Mikrobiyoloji ABD, Dr. Öğretim Üyesi Zeki SEVEROĞLU İstanbul’un Beşiktaş bölgesindeki çınar ağaçları ile ilgili Doku Bozuklaşması (Ceratocystis platani, Çınar kanseri) hastalığını teşhis etmiş ve bu patojenin tedavisi ile ilgili önerilerde bulunmuştur.
Nitekim bu öneriler sonucu yapılan tedavi usulleri ile birçok ağaç kurtarılmıştır. İBB, Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı tarafından 01.10.2021 tarihinde hazırlanan teknik raporda, bu hastalığı bu ağaçlarda ilk kez teşhis eden ve bilim dünyasına kazandıran değerli akademisyenimizin ismi anılırken, kendisinin görüş ve bilgisine başvurulmamış ayrıca rapora hem bilimsel hem de teknik anlamda katkı sağlamasına ihtiyaç duyulmamıştır. SİT kurulundan rapor aldık diyerek ağaç katliamı yapılmıştır. 2017 yılında İstanbul Valiliği tarafından İBB ye hastalık hakkında bilgi verilerek gereğinin yapılması bildirilmiştir. O dönemde, değerli hocamız ve ilgili uzmanlar tarafından konu ayrıntılı incelenerek uygun müdahaleler yapılsa idi geçmişte olduğu gibi bu 112 çınar ağacımızdan kaç tanesi kurtarılabilirdi, kaç tanesi bu katliama kurban gitmezdi. Cevabını bilmiyoruz ve ne acıdır ki asla bilemeyeceğiz.
BÜTÜN ÇABA HARCANDIYSA SON ÇARE KESMEK OLABİLİR
Ağaçların bilim insanları tarafından incelenmesi sonucunda, hayatiyeti tamamen bitmiş, bilimsel tedavi modelleri ile tedavisi mümkün olmayacak, can ve mal güvenliğine karşı risk oluşturanları pek tabii ki kesilebilir. Ki geçmiş yıllarda bunun örnekleri de mevcuttur. Ancak burada yapılan yukarıda izah ettiğimiz gibi teknik idari ve bilimsel hususlara hakkıyla riayet edilmeden bir gece operasyonuyla İstanbul’un kent silueti, şehir peyzajı ve tarihi dokusu yok edilmiştir.
O nedenle bu anlayışın değil Türkiye’mize ve İstanbul’umuza, Beşiktaş Çırağan caddesindeki çınar ağaçlarımıza dahi bir faydası olamaz, bu zihniyetin yapacağı tek şey var olanı yok etmektir.
Hastalık gerekçe gösterilerek ağaçların hastalıktan kurtulmasının mümkün olup olmadığı detaylıca araştırılıp incelenmeden yok edilerek; insanlarımızın sağlığı ile ilgili Sağlık Bakanlığının yönetiminin, Allah muhafaza bu zihniyette olmasıyla, hasta olan her vatandaşımızın fişini çekmenin onlar için çokta zor olmayacağını gösterdi.
Kanser hastası bir insanın nefesini son anda verene kadar tıp uzmanlarımız hastamızı hayata döndürmek ve sağlığına kavuşturmak için uğraşırken bu çınarlarla alakalı kanser teşhisi kondu hemen kesip yok edelim anlayışı hayata geçirildi.
İşin bir başka çarpıcı boyutu da İstanbul Taksim meydanında yapılan destansı bir değişim dönüşüm projesinde üç tane ağacın sadece yeri değiştirileceği söylendi diye devletin müesses nizamına baş kaldıran bir çok insanın canına ve malına zarar veren eylemciler, düşünce sahipleri, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, sanatçılar, siyasi parti temsilcileri, ideolojik fikir sahipleri, işadamları ne hikmetse İstanbul’un kalbinde Çırağan caddesinde 112 tane tarihsel değerin, kent silueti ve şehir peyzajını ilgilendiren böyle önemli bir ağaç katliamına sessiz kalmışlardır. Kendilerinin de söylemi “mesele ağaç değildi……” nin teyitini bir kez daha yaptılar. Oysa Beşiktaş, Dolmabahçe ve Çırağan caddelerinde söz konusu ve mesele ağaçtır. Bu sessiz kalışı 84 milyon ülke insanımızın takdirlerine arz ediyoruz.
Orman Mühendisleri Odası olarak bu konunun önemine binaen Ormancılık Politikalar ve Bilim Kurulu görevlendirilerek hem yaşanan olay hem de geleceğe dönük tedbir ve öneriler istenmiştir. Ormancılık Politikalar ve Bilim Kurulu raporu tamamlandığında kamuoyu ile paylaşılacaktır.
Ders alınmazsa, her hata bir sonraki hatayı beraberinde getirir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Dolmabahçe ve Çırağan Caddelerinde kalan çınarlarımız için bütün tedbirleri almalı, güncel planlar yaptırmalı ve kamuoyu ile paylaşmalıdır. Bir kez daha bir gece yarısı ağaç katliamı operasyonu yaşamak istemediğimizi ve bu konunun takipçisi olduğumuzu belirtiriz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Hasan TÜRKYILMAZ
Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı
Yönetim Kurulu Adına
Duyurular-2022/43